Hayal meyal bir cafe burası... Taş duvarları, küçük ahşap pencereleri, kahverengi ahşap masa ve sandalyeleriyle... Pencere önünde; kırmızı, pembe ve beyaz sardunya çiçekleri ile fesleğen saksıları... Ardında orman manzarası, çam kokulu yemyeşil bir orman... Farklı lezzetler ve hayata dair herşey var mönüde... Çam ağaçlarının kokusu, içeride nefis yemek kokularıyla karışıp sohbetimize eşlik edecek Cafe Sardunya'da... Hoşgeldiniz :)

03 Kasım 2006

BAL TADINDA DERLEME
Bal arılarının çiçek nektarlarını yada bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını toplayarak ,bu salgıları kendine özgü maddelerle karıştırıp değişikliğe uğrattıktan sonra ,peteklerine depoladıkları tatlı ,mis kokulu ,altından güzel renkli madde bal... Neredeyse insanlığın varoluşundan bu yana vazgeçemediği bu lezzetin tarihçesi insanların mağara hayatı yaşadığı on binlerce yıl öncesine kadar gitmekte.

Yunan Mitolojisinde arılar ,ilham perilerinin kuşları ve Tanrıların habercisi olarak görülürmüş. Hatta baş tanrı Zeus'un sıfatlarından bir "Arılar Kralı" imiş. Bal ise bilgeliğin ve yaratıcılığın kaynağı olarak görülüyormuş. Pek çok güzellik ve sağlık reçetesinin vazgeçilmeziymiş. Hipokrat'ın yüksek ateş, yaralanma, ödem ve iltihaplanmalara karşı reçetelerinde en başta bal yer alıyormuş.

Eski Mısır da ise arı sembolü firavunları temsil ediyormuş ve bal Güneş Tanrısı Ra'nın "dünyadaki göz yaşları" olarak görülüyormuş. Bal bu kadar çok sevildiğinden, memurlar sürekli ,Suriye ve Yunanistan’dan bal getirtmek zorunda kalıyorlarmış. II. Ramses dönemindeki memurların maaşlarının bir kısmı bal ile ödeniyormuş ve bal çok değerli bir para birimiymiş. 1 kavanoz bala çok rahat bir eşek veya inek alınabiliniyormuş.

Kur’an-ı Kerim’de de iki ayette baldan söz ediliyor. Ve ‘şifa’ kelimesi Kur’an’da besin maddeleri içinde sadece bal için kullanılıyor.

Arılar 40-50 milyon yıl öncesinden beri yeryüzünde kendi varlıklarını bağımsız bir şekilde sürdürüyorlar. İşte 40.000 yıl önce insanlar onların hazırladıkları mucizevi besin kaynağı balı keşfedince ,M.Ö. 7000 dolaylarında ticari anlamda bal toplayıcılığı da başlamış. İnsanların ağaç kovukları içinde yuvalanan arıları öldürmeden bir miktar balı alarak kalanını da arılara bırakmaları ile gerçek arıcılık oluşmuş. Sonrasında insanların yerleşik hayat düzenine geçmeleri sonucu ,kovan yapımı ile binbir tehlikeye girip de topladıkları bal ,çiftliklerde üretilir olmuş.

Tabiat ananın en çalışkan varlığı olan bal arısının ,150 gram balı elde etmek için ,20.000.000 defa uçup 1 kg nektar veya salgı toplaması gerekiyor.Sanıyorum bunca emek taşıdığı için böylesine lezzetli ve değerli bal. Arıların bal yapmak üzere çiçeklerden topladıkları şekerli sıvıya nektar deniyor. Arı ,bir çiçekte nektar olup olmadığını diliyle belirliyor. Ayrıca nektarın kokusunu da algılayarak nektar olup olmadığını anlıyor. Nektarı bulduğu anda hızla kursağına (bal midesi) çekiyor ve kursağını dolduruncaya kadar çiçekleri dolaşıyor ve bunu kovanına taşıyor.

Elde edildiği kaynağa göre bal ;çiçek ve salgı balı olarak sınıflandırılıyor. Çiçek balı; genellikle bitkilerin çiçeklerinde ,bazen de ;kiraz, bakla, pamuk, ve şeftali gibi bitkilerin yaprak sapı ve gövdelerinde bulunan nektar bezlerince salgılanan nektarın arılar tarafından toplanması ile oluşturuluyor.
Salgı balı ise çam, meşe, kayın ve ladin gibi orman ağaçları üzerinde yaşayan böceklerin salgıladığı tatlı salgıların ,arılar tarafından toplanması ile oluşturuluyor. Ülkemiz için en önemli salgı balı çam balı.
Zamanla birçok toplumda şeker ihtiyacı dışında sağlık , güzelik ve zenginlik kaynağı olarak görülen balda ;B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor mineralleri mevcut. Bunlardan başka bal ;potasyum, kükürt, sodyum klorür ve mağnezyum da içeriyor. Ayrıca bakır, iyot, demir, manganez ve çinko da yeter miktarda balda mevcut.
Bu değerli gıdanın sağlığımıza faydaları saymakla bitmiyor. Bal ;halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık ve erken bunamaya karşı vücuda direnç sağlıyor. Ayrıca yaraları hızlıca tedavi ediyor ,direkt kana karıştığı için çok hızlı enerji veriyor ,balgam gideriyor ,damarları açıyor ,kan dolaşımını düzenliyor kansızlığın giderilmesine ,böbrek, karaciğer ve sindirim sistemine iyi geliyor ,idrar söktürüyor. Kabızlık için sıcak bal şerbeti, ishal içinde soğuk bal şerbeti iyi geliyor.

İçeriğindeki birçok vitamin mineral, antioksidan ve aminoasitlerle değerli bir besin maddesi olmasının yanında bal doğal bakım ürünü yapımındada kullanılmakta. İşte birkaç ballı doğal bakım önerisi :
Tonik : 2 salatalığı yada elmayı ezip suyunu çıkarıyoruz ve 2 yemek kaşığı bal ile karıştırıyoruz. Sabah ve akşam pamuk yardımıyla cildimize sürüyoruz. 4-5 dk. kurumasını bekleyip su ile yıkıyoruz. Bu karışımı yüz ve boyun bölgemizi temizleme ,sıkılaştırma ve canlandırmada kullanıyoruz.Toniğimizin dayanma süresi yaklaşık 1 hafta…
Bal maskesi : 1 yemek kaşığı balı ,1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve 1tatlı kaşığı limon suyu ile karıştırıp yüz ve boynumuza sürüyoruz. 20 dk bekletip süt ile silip yıkıyoruz. Bu maske cildi besleme ve canlandırma özelliğine sahip…

Tüm bu faydalarından yaralanabilmek için balımızın katkısız ve doğal olması gerekiyor tabiiii…Günümüz koşullarında balı satın alırken de dikkatli olmamız önemli bir konu. İçine karıştırılabilecek katkı maddelerine karşı ,balı güvendiğimiz yerden satın almamız gerekiyor. Satın aldığımız balı evimizde muhafaza ederken ise ,kavanozu oda sıcaklığında ,kapalı bir kapta ve kuru ortamda muhafaza etmeliyiz. Çünkü saklama koşullarına dikkat edilmezse balımız şekerleniyor ve besin değeri kayboluyor.

Doğanın bize armağanı bu mucize gıdayı soframızdan ,mutfağımızdan eksik etmeyelim...

Bu arada...Ağzınızdan bal damlasın ,bal tadında sohbetleriniz ,baldan tatlı yemekleriniz ,bereketli sofralarınız olsun :)

Hiç yorum yok: