Hayal meyal bir cafe burası... Taş duvarları, küçük ahşap pencereleri, kahverengi ahşap masa ve sandalyeleriyle... Pencere önünde; kırmızı, pembe ve beyaz sardunya çiçekleri ile fesleğen saksıları... Ardında orman manzarası, çam kokulu yemyeşil bir orman... Farklı lezzetler ve hayata dair herşey var mönüde... Çam ağaçlarının kokusu, içeride nefis yemek kokularıyla karışıp sohbetimize eşlik edecek Cafe Sardunya'da... Hoşgeldiniz :)

19 Ekim 2006

Sohbet yatağında dinlendirilmiş
SARIMSAK derlemesi

Sağlık ve hekimlik tanrısı Apollon , Teselya kralının güzel kızı Koronis'e aşık olur. Bu aşkın sonucunda da Kronis Apollon'dan hamile kalır.Fakat bir süre sonra hamile kadın Arkadya'dan gelen bir adamla sevişir. Bu olayı izleyen bir karga durumu Apollon'a bildirir.Kızgınlıktan deliye dönen Apollon kadını diri diri yanmakla cezalandırır. Alevlerin içerisindeki Koronis ölmek üzereyken Apollon dayanamayıp karnındaki çocuğu kurtarır ve çocuğa Asklepios ismini verir.Sonrasında çocuğu büyütmesi için Kherion'a verir.Kherion, doğanın derinliklerinde yetişip tabiatın sırlarına ermiş bir yaratıktır.Gel zaman git zaman Asklepios onun yanında usta bir hekim olarak yetişir, cerrahlığın bütün sırlarını öğrenir, hatta ölüleri diriltebilicek yeteneğe sahip olur.Zamanla Zeus doğal düzeni yıkan ve kendi gücünü aşan Asklepios'dan çekinmeye başlar ve günün birinde onun üzerine yıldırımlar yağdırıp öldürür...İşte bu efsaneye Anadolu da yapılan katkı ise bizi konumuza bağlıyor kiiii ; Zeus un Asklepios'u yıldırımlarıyla öldürdüğü sırada Asklepios'un elindeki reçetenin oradaki bir otun üzerine düştüğü ve yağan yağmurla beraber kağıttaki yazının toprağa karışarak her derde deva sarımsağı meydana getirmesidir.

Varoluşuna dair efsanesidir bu sarımsağın…Anayurdunun Asya kıtası hatta Hindistan olduğu iddia edilen sarımsağın tarihi de insanlık kadar eskidir .İlk çağlarda Sümerler’in sarımsağı ilaç olarak kullandıkları ,elde edilen arkeolojik kayıtlardan öğrenilebiliyor. Eski Mısırlılar’ın da sarımsağı yediklerini ve ilaç olarak kullandıklarını ,hatta piramit inşaatı sırasında işçilere bol miktarda sarımsak yedirildiğini biliyoruz.Bugün sarımsağın, o işçileri salgın hastalıklara karşı koruyucu amaçla kullanıldığını anlayabiliyoruz.Sarımsağın her derde deva etkisi tarihte de bu şekilde karşımıza çıkıyor.

Zambakgiller familyasından olan sarımsağın yapısında bol miktarda su, fruktoz içeren karbonhidratlar, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunuyor. Sarımsak ayrıca yüksek miktarda saponin, fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir ve B kompleks vitaminlerini içeriyor. "Fakirin doktoru" olarak da literatürümüze geçmiş olan sarımsağın her derde deva etkilerine gelince ;

  • Antibiyotik etkisiyle ;bağışıklık sistemini güçlendiriyor ,yara ve çıbanları iyileştiriyor , bağırsak kurtlarını, diğer parazitleri öldürüyor ,mide ve bağırsakları dezenfekte ediyor ,zararlı bakterileri yok ediyor, nezleye ,nefes borusu rahatsızlıklarına ,bronşite iyi geliyor ,grip mikrobunu öldürerek vücudu bu hastalığa karşı koruyor...
  • Kalp hastalıklarıyla ilgili risk faktörleri düşünüldüğünde tabiatın sunduğu mucize bir ilaç sarımsak...Sürekli kullanımı kalp hastalıklarından koruyor , kalp adalelerini güçlendiriyor ,kanı sulandırıyor ,"iyi kolesterol" olarak bilinen HDL seviyesini yükseltirken, kötü kolesterolü (LDL) ve trigliseritleri (kan damarlarını tıkayan yağ pıhtıları) düşürüyor ,atardamar kireçlenmesini önlüyor ve yüksek tansiyonu düşürmek için kullanılıyor.
  • Bu kadar değiiil....Ayrıca ;cinsel gücü arttırıyor ,iştahı açıyor ,ateşi düşürüyor ,kanserden koruyor ,kabızlığı önlüyor idrar söktürüyor ,vücudu sivrisinek ve haşerelerden koruyor ,sesi güzelleştiriyor ve saç dökülmesini yavaşlatıyor.

Sarımsağın tüm bu faydaları özellikle pişirilmeden ve doğal olarak tüketildiğinde sözkonusu tabiii...Onun mucizelerinden yararlanabilmek için büyük miktarlarda tüketmek gerekmiyor.İstenen fayda ,günboyunca 3-4 diş sarımsak yenerek sağlanabiliyor.Buna bağlı olarak son yıllarda sarımsak özünden elde edilen piyasadaki çeşitli yan ürünler gerçeği kadar etkili değil ne yazıkki...
Sarımsaktaki kötü koku içerdiği kükürtten kaynaklanıyor.Eğer yendikten sonra rahatsız edici bir koku oluşturmasaydı ,kuşkusuz çok daha yaygın biçimde tüketilirdi bu mucize bitki.Bu kokuyu gidermek için yine doğal yöntemler denenebilir. Nefes için ;maydanoz ,kahve tanesi ,karanfil ,mentollü sakız çiğnemek sorunu çözmede etkili oluyor. Ellerdeki koku için ise çelik çatal kaşıkla sabun gibi yıkamak ,limon ve maydanozla yada nemli tuzla ovmak sorunu çözebiliyor.

Karizmatik kokusu ve tadıyla kimi mutfakların vazgeçilmezi ,kimilerininkiyse yasaklısı sarımsak…Akdeniz ve Ortadoğu mutfağının baş tacı bu lezzet.Yemeğe ruh katıp ,kişilik veriyor adeta…Ancak kuzey Avrupa da yaşayanlar ise kokusundan ötürü sarımsak yemeyi ilkellik olarak nitelendirip ,yiyenleri tiksindirici buluyorlar.Sarımsak sevgisi kültürler arasında farklılık gösteren bir durum işte...
Ben sarımsaksız bir mutfak düşünemeyenlerdenim.Sayısız faydalarının yanında yemeğe kazandırdığı lezzet te beni mutlu ediyor.Kokusuna karşı tedbirlerimizi de aldığımız sürece...
Gelin “bu yoğurdu sarımsaklayıp ta saklayalım” ;)





1 yorum:

Adsız dedi ki...

Nilay Hanım,
Sitenizin müptelası oldum. Lütfen yazılarınızı kesmeyin teşekürler....
Afife hanım