Hayal meyal bir cafe burası... Taş duvarları, küçük ahşap pencereleri, kahverengi ahşap masa ve sandalyeleriyle... Pencere önünde; kırmızı, pembe ve beyaz sardunya çiçekleri ile fesleğen saksıları... Ardında orman manzarası, çam kokulu yemyeşil bir orman... Farklı lezzetler ve hayata dair herşey var mönüde... Çam ağaçlarının kokusu, içeride nefis yemek kokularıyla karışıp sohbetimize eşlik edecek Cafe Sardunya'da... Hoşgeldiniz :)

25 Ekim 2006

EFSANE SOSLU ŞARAP DERLEMESİ...

Üzüm suyunun fermente edilmesi ile elde edilen ve insanoğlunun yaptığı ilk ürünlerden olan şarabın insanlık tarihinde ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemekte. Başlı başına kütüphaneler dolduracak kadar anlatılan bu mucize içkinin mitolojide de bir Tanrısı ve bu Tanrınında bir efsanesi var tabiiii....

Semele ,tanrılar kralı Zeus'un aşık olduğu ve ilişkiye girdiği kadınlardan biridir. Zeus Hera ile evlidir. Hera bitmeyen kıskançlığı ile bir gün ihtiyar bir sütnine kılığına girerek Semele'ye "Zeus ’tan ona kendini Tanrı olarak bütün görkemiyle kendisini göstermesini istemesini söyler .Semele buna kanar ve Zeus'tan böyle bir dilekte bulunur. Zeus, şimşek ve yıldırımla kendini gösterir.Fakat zavallı Semele yanar ve karnındaki Zeus tan olma yedi aylık çocuğunu da düşürür. İşte bu çocuk Dionysos' tur. Zeus, Semele'nin düşürdüğü ve mucizevi olarak orada biten sık yapraklı bir sarmaşığın yanmaktan koruduğu Dionysos'u baldırına koyar ve onu ikinci bir doğumla yeniden dünyaya getirir. Sonra onu rüzgar tanrısı Hermes'e vererek Semele'nin kızkardeşi olan İno'ya gönderir. Fakat kıskanç Hera burada da kendini gösterir ve İno ile kocasını çıldırtarak ölümlerine sebebiyet verir. Zeus, oğlunu kıskanç Hera'nın elinden zor kurtarır ve onu bir keçiye dönüştürmek zorunda kalır. Hermes, Dionysos'u, yeri pek bilinmeyen Nysa dağına perilerin arasına götürür. Bu periler Dionysos'u büyütüp, eğitirler.
Günlerden bir gün Dionysos, gençlik yaşına gelince bir mağara kenarından üzümler toplar ve onları ezerek altından yapılma bir kap içine sularını çıkarır. Üzüm suları o mağarada mayalanıp, şarap haline gelir ve bu sıvıdan içenler ,rahatlayıp sorunlarından uzaklaşarak ,neşelenip gevşeyerek ,cesaretlerinin ve özgüvenlerinin o anlarda arttığını hissederler. Dionysos bu olay sonrası Şarap Tanrısı olarak tanınmaya başlar. Mitolojiye göre Dionysos sevdiği insanları alkolle rahatlatıp, güzel konuşmalar yaptırtırken ,sevmediği kişileri bu sıvının etkisi ile kavgacılık ,kıskançlık, hüzün, başkaları karşısında rezil olma davranışları ile cezalandırıyormuş.

Mitolojide tanrıların içkisi olarak kabul edilen şarap, Tevrat, İncil ve Zebur'da da kutsal içki olarak anılır.Şarabın ilk ortaya çıkısı ile ilgili Anadolu'da anlatılan en yaygın efsane ise şudur ;

Nuh peygamber günün birinde Ağrı Dağı eteklerinde dolaşırken çok neşeli bir keçiye rastlamış. Keyifle hoplayıp zıplayan keçının neşe kaynağını merak etmiş tabiii. Bunun üzerine keçiyi takip ederek keçinin taneli bir meyveden yediğini görmüş. Bu meyveyi çok beğenen peygamber o günden sonra üzüm suyundan vazgeçemez olmuş. Nuh'un keyfini fark eden şeytan, onu kıskanmış ve yakıcı nefesiyle asmaları kurutmuş. Fakat Nuh bu duruma çok üzülüp kederlere bürünmüş. Bunun üzerine şeytan merhamete gelmiş ve Nuh ‘a asmayı kurtarmak için 7 hayvanın kanıyla sulanması gerektiğini söylemiş. İşte Nuh ; aslan, kaplan, ayı, köpek, horoz, tilki ve saksagandan oluşan 7 hayvanın kanı ile asmayı sulamış ve asma yeniden canlanmış.Bu yüzdendir ki o günden beri bu meyveden üretilen içkiyi içenler ;ya saksağan gibi geveze ,ya köpek kadar kavgacı ,ya aslan gibi cesur,ya ayı gibi kuvvetli ,ya kaplan gibi yırtıcı , ya tilki gibi kurnaz, ya da horoz gibi gürültücü olurlarmış...

Tarihten günümüze sofralarımızda yer alan şarap kendine has kültürü olan bir içki. Bölgesinden üzümüne ,mayalanmasından dinlendirilmesine ,şişesinden mantarına ,ısısından kadehine ,sunumundan yemeğine pekçok uzmanlık isteyen incelikleri var şarabın... Beyaz ,pembe (rosa) ve kırmızı renklerde üretilen şarap seçimi ,biz tüketiciler için en önemli konu aslında. Türüne göre hangi şarabın tadı nasıldır ve yanında hangi yemekle içilmelidir? Biraz da bu konudan söz etmek istiyorum. Şarabı satın alırken beraberinde sunmayı düşündüğümüz yemek ile uyumunu ,pratik bir şekilde üzüm türlerine göre yapmak en kolay ve doğru olanı...İşte ülkemizdeki şaraplarda rastlayabileceğimiz üzüm türleri ve yakışan lezzetler ;

ÖKÜZGÖZÜ : Asiditesi yüksek ,hoş bir bukeye sahip ve hafif buruk tadı olan bir şarap. Kızarmış tavuk ya da hindi ,av eti, şarküteri ve balıkla öneriliyor. 4-5 yıl kadar bekletilmeye müsait.
CABERNET SAUVIGNON : Kırmızı şarapların kralı olarak biliniyor. Derin bir kırmızı rengi var. Uzun yıllar bekletildiğinde olgunlaştıkça gelişen tadı bu şarabın en belirgin özelliği. Taze içilmemesi gerekiyor.Av etleri ve ördek ile tavsiye ediliyor.
SULTANİYE : Hafif ,hoş içimli ,meyva aromalı ve tatlı bir şarap. Tatlıyla servis yapılması öneriliyor.
KALECİK KARASI : Dolgun ,bukeli ve meyva aromaları taşıyan üzümlerden yapılan sek bir şarap. Et yemekleri ile tavsiye ediliyor.
MERLOT : Kırmızı şaraplara koyu rengi ve kadife yumuşaklığı veren Merlot üzümünden üretiliyor.Genellikle Cabarnet Sauvignon ile birlikte kullanılıyor. Özelliği yumuşak, daha meyvemsi bir tadı olması ve erken olgunlaşması. Hafif et yemekleri ,hindi ve hamur işleriyle öneriliyor.
GAMAY : Tarzına göre armut ,ahududu veya böğürtlen aromalı. Bekletilmeye müsait ,genelde genç ve kırmızı bir şarap. Et çeşitleri ve peynir ile tavsiye ediliyor.
KARMEN : Boğazkere ve öküzgözü üzümlerinden üretilen bu asil karakterli şarap ,ızgara etler ve peynirle içilebiliyor.

SEMİLLİON : Sek şaraptan ,çok tatlıya kadar beyaz şarap yapılabilen bir üzüm. Diğer beyaz üzümlerle de karıştırılabilir.Beyaz et ve makarna ile tavsiye ediliyor.
NARİNCE : Narince üzümünden elde edilen şaraplar zengin ve dengeli bir yapıya sahip olurlar. Renkleri yeşil – sarıdır ve ince meyva aromaları içerirler. Asiditeside uygun olduğu için yıllandırılmaya müsaittir.Peynir çeşitleri beyaz et ve balık ile öneriliyor.
CHARDONNAY : Çağımızın en kaliteli beyaz şaraplarının Chardonnay üzümlerinden üretildiği konusunda kesin bir kanı var. Beyaz şaraplar arasında bekletilmeye en uygun olanı. Deniz ürünleri, karides güveç, kümes hayvanları ile öneriliyor.
MUSCAT : Ülkemizde misket olarak bilinen bu şarap tatlı ,aromatik bir tada sahiptir.Sek ise tavuk ,tatlı ise çikolata, meyva salatası ve puding ile öneriliyor.
SAUVIGNON BLANC : Beyaz şaraplar arasında en vahşisi olarak biliniyor. Derin meyvemsi koku buketi ,içeni sarıyor ve çoğu zaman yemeğin tadının önüne geçiyor. Bu nedenle tek başına içilen bir “long drink” olarak da tercih ediliyor. Uzakdoğu yemekleri ,deniz ürünleri ve salata ile öneriliyor.
DÖMİSEK (VADİ) : Özel seçilmiş Narince üzümlerinden üretilen, hafif yarı tatlı bir şarap. Yemek öncesi aperatif olarak 6 – 8 derecede içilebilir. Peynir ve salata ile öneriliyor.


Şarabı servis yaparken ısısına da dikkat etmek gerekiyor. Kırmızı şaraplar için 16 - 18 derece, beyazlar için 6 - 11 derece ,rose için ise 7 - 12 derece arasındaki sıcaklık servis için ideal.

Şarabı saklamakta önemli bir konu...Şarabı evimizde muhafaza ederken dikkat etmemiz gereken hususlar ise ;
- ortam sıcaklığının 21 derecenin altında olması
- kalorifer ve güneş ışığından uzak olması
- şişenin şarabın mantara değecek şekilde yatık olarak saklanması

Baharlar yazlar geçer sonbahar gelir;
Ömrümün yaprakları dökülür bir bir;
Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge:
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir

(Şair-bilgin
ÖMER HAYYAM)

Panzehirsiz kalmayın ;)


Hiç yorum yok: